Prof. Dr. Kemal Sayar AKM’de ‘aileyi’ konuşacak
Almanya'dan Kavala davasında "keyfiyet" eleştirisi
22.02.2022 - Salı 00:07Türkiye'de hakkında bir karar bulunmadığı halde 2017'den beri tutuklu bulunan Osman Kavala hakkında bugün görülen duruşmadan da tahliye kararı çıkmaması Avrupa ve Almanya'da sert yansılara yol açtı.
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Kavala'nın tutukluluğunun devamına, Çarşı davasının Seyahat Parkı davasından ayrılmasına ve bir sonraki duruşmanın 21 Mart'ta görülmesine karar verildi. Davada Kavala dışında 51 kişi daha yargılanıyor.
Kavala, 2013'teki Seyahat protestolarını organize ettiği ve finansmanını sağladığı suçlamasıyla 2017'de tutuklanmış, 2020'deki beraat kararının akabinde bu sefer de casusluk ve 2016'daki darbe teşebbüsüyle temaslı suçlamalar nedeniyle tekrar tutuklanmıştı.
Bugünkü duruşmada hazır bulunan Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Nacho Sánchez Amor, Türkiye'nin yükümlülüklerine karşın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını niçin uygulamadığını anlamanın güç olduğunu belirterek, Ankara'nın bu tavrın sonuçlarından kaçamayacağını kaydetti.
Türkiye raportörü: Maskaralığa dönüştü
Çağlayan'dan izlenimlerini Twitter hesabından aktaran Amor, "maskaralığa dönüşen yasal süreçte dönen sayısız yasal oyunun sonuncusuna şahit olduğunu" belirterek "Tüm bu oyunlar gerçeği gizleyemeyecek: AİHM kararlarına riayet edilmesi zorunlu" tabirini kullandı.
Avrupa Kurulu'na bağlı AİHM, Kavala ile ilgili davada kararını 10 Aralık 2019 tarihinde açıklamış, kararda Kavala'nın "hukuk dışı nedenlerle ve susturulmak için mahpusta tutulduğu" sonucuna varılmış ve bu ihlalin ortadan kaldırılması için Kavala'nın "derhal tahliye edilmesi" gerektiğine hükmedilmişti. Karar 12 Mayıs 2020 tarihinde katılaşmıştı. Türkiye'nin kararı "Türk yargısına müdahale" olarak değerlendirmesi ve yürürlüğe koymaması nedeniyle Avrupa Kurulu Bakanlar Komitesi harekete geçmiş ve 2 Şubat'ta Türkiye hakkında resmen ihlal süreci başlatmıştı.
Almanya'dan tenkit
Alman hükümetinin İnsan Hakları Siyaseti Sorumlusu Luise Amtsberg de yaptığı yazılı açıklamada hükümete "keyfiyet" ve "hukuk devleti prensibini aşındırma" suçlamasında bulundu.
Açıklamada, "Hukuk devleti unsuru, her bireyin devletin keyfi uygulamalarına karşı faal korunmasına duyulan inanç manasına gelmektedir" sözüne yer verilerek Kavala'nın Türkiye'de dört yılı aşkın bir müddettir devam eden tutukluluğunun bu inancı aşındırdığı kaydedildi. Avrupa Kurulu Bakanlar Kurulu'nun başlattığı ihlal süreci çerçevesinde mevzunun yine AİHM'e taşındığını hatırlatan Amtsberg, "Avrupa İnsan Hakları Kontratı kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek Türkiye'nin elindedir ve bunu yapması da hakikat bir adım olacaktır. Duruşmayı ve başka gelişmeleri bu inançla takip edeceğim" dedi.
DW,AFP/BK,JD
© Deutsche Welle Türkçe